NATO, totaliterleşen Erdoğan’ı müttefik olarak savunacak mı?

Brüksel’de bugün başlayan ve iki sürecek (23-24 Mart) olan NATO dışişleri bakanları toplantısı tarihi öneme sahip. ABD’de yeni iktidara gelen Biden yönetimi, ilk defa bir masa etrafında, kadim dost ve müttefiklerine büyük problemler çıkartan Erdoğan yönetimi ile buluşacak. Elbette çıkarılan bu problemlerin çoğu ABD yönetimini de ilgilendiriyor. 

28 Ocak’ta yazdığım “Erdoğan’ın yeni denge siyaseti: ABD’ye karşı AB” isimli makalede iki önemli tespitte bulunmuştum. Erdoğan’ın;

1- Erdoğan, Biden’in kuracağını söylediği demokrasiler ittifakına NATO ve AB gibi kurumlar vasıtası ile dahil olmak sureti ile bu ittifakı yozlaştırmaya çalışacaktır. 

2-  Doğu Akdeniz’de AB ile, S-400 gibi NATO ile çıkarılan Erdoğan mamulü krizleri çözme karşılığında Türkiye’deki giderek totaliterleşen rejimi AB ve NATO’ya kabul ettirmeye çalışacaktır.

Bu tespitlerimi teyit eden bir analiz bugün DW Türkçe servisinde yayınlandı. Analizde şöyle deniyor: “Türk diplomatik yetkililer, Türkiye’nin NATO’ya katkısının demokrasi eleştirilerinden ayrı tutulmasında ısrar ederken, “NATO’nun Biden yönetiminin etkisiyle Türkiye’ye demokrasi eleştirileri yöneltmesi kabul edilemez. NATO, Türkiye gibi bir müttefikini anlayacak kapasite ve deneyime sahiptir” diyor.”  

İki ay önce yaptığımı tespitler, bugün AB, NATO ve müstakbel “demokrasiler ittifakı”nı yozlaştırmak için, Türk diplomatlar tarafından masaya sürülmüş. Güncel gelişmeler eşliğinde Türk diplomatlarının NATO ve AB’den taleplerini şöyle somutlaştırabiliriz: 

Mesela Erdoğan yönetimi, canı istediğinde Ömer Faruk Gergerlioğlu gibi masum bir milletvekilinin vekilliğini düşürüp hapse atabilecek. NATO buna bir şey demeyecek.

6 Milyon seçmeni olan bir partiyi, HDP’yi kapatacak, bu partide siyaset yapan herkese terör bahanesi ile siyaset yasağı getirilecek, her gün düzenlenen operasyonlarla binlerce HDP’li hapse atılacak ve Kürtlere karşı da bir soykırımın zemini hazırlanacak ama NATO ve AB buna ses çıkarmayacak.  

Alevilerin dini hakları ellerinden alınacak, Hristiyanlar göçe zorlanacak, insanlara zorla dini eğitim verilecek ama NATO ve AB insan haklarından dem vurup Erdoğan’ı eleştirmeyecek. Fethullah Gülen cemaatine mensup kadın, çoluk-çocuk, bebek ve yaşlı insan dahil on binlerce insan sebepsiz yere hapislere atılacak NATO ve AB iki kelimelik bir eleştiri getirmeyecek. (Binler NATO subayı ve onlarca NATO generali hapse atıldı ama NATO bugüne kadar herhangi ciddi bir eleştiri getirmedi.)

İstanbul Sözleşmesi gibi özellikle kadınların haklarını muhafaza eden bir sözleşmeden sebepsiz yere çekilecek, her gün sokaklarda kadınlar öldürülecek ve şiddete maruz kalacak, devlet kadınların kılık kıyafetine müdahale edecek ama AB ve NATO “ne yapıyorsunuz?” diye soramayacak. 

Bağımsız olması gereken yargı kurumları gibi ve Merkez Bankası gibi kurumlar hergün Erdoğan’ın müdahalelerine maruz kalacak, ekonomi ve hukuk birbirine tutunarak çökecek ama AB Erdoğan’a kredi musluklarını açacak, ona hayat vermeye devam edecek. 

Örnekleri daha da çoğaltmak ve genişletmek mümkün. Ama Erdoğan’ın talepleri aşağı yukarı bunlar. Bütün bu talepler karşılığından Erdoğan, George Soros’un dediği gibi “Türkiye’nin en iyi ihracat ürünü” olan Türk ordusunu NATO’nun hizmetine verecek, ya da veriyormuş gibi yapacak. Sözde Avrupa’nın güney doğu sınırlarını (sınıra göçmenleri göndererek ve Yunanistan’ın kıta sahanlığını ihlal ederek) koruyacak(!). 

Avrupa’yı Ruslardan (Putin ile ittifak yaparak ve S-400’ü envanterine alarak) koruyacak(!). Paris’te cinayetler organize ederek, Avrupa’daki El-Kaide türü örgütleri destekleyerek, Avrupa’dan insan kaçırarak, aydınları ve gazetecileri dövdürerek, hatta öldürerek Avrupa’nın güvenliğini (!) sağlayacak.

NATO için tarihi bir dönüm noktası: Bir çeşit demokratik değerler ittifakı olan NATO totaliterleşen bir Türkiye’yi hala önemli bir müttefik olarak savunacak mı? Hatta Türkiye’nin demokrasiler ittifakına aday ülke olarak tanımlayacak mı?

NATO, Erdoğan’ın yıllardır Fethullah Gülen cemaatine ve Kürtlere uyguladığı kıyımı onaylayacak mı, onaylamayacak mı? Hep birlikte göreceğiz. Bu aynı zaman da Biden’in kurmayı düşündüğü ‘demokrasiler ittifakı’nın geleceği ve mahiyeti hakkında da fikir verecektir.