Yakın tarihte çok örneğini gördük. Partallaşmış, dünyada ve ülkesinde itibar kaybetmiş Ortadoğu liderleri bir bir tarihin çöplüğüne atıldı. İsimleri insan hakları ihlalleri, yolsuzluklar ve ahlaksızlıklarla anılan Saddam, Kaddafi ve Mübarekgibi güya muktedir diktatörler hızlı bir şekilde etkisiz hale getirildi ve adları tarihten silindi. Silinmekle kalmadılar, arkalarından da kötü bir nam bırakarak ayrıldılar.
Küreselleşmenin hızlanması ile beraber mesafeler her gün biraz daha kısaldığı gibi, meydana gelen olaylar arasındaki zaman aralığı da daralmış. İletkenlik alabildiğince artmış. Sabah meydana gelen bir olayın, akşam olmadan neticesi ortaya çıkıyor ve o neticenin farklı tezahürleri şafak ile beraber bambaşka bir hale dönüyor. Feraset sahibi ve analitik düşünebileninsanlardan başka, kimse yarın ne olacağını kimse kestiremiyor. Dolayısı ile olayların tesirindeki güruhlar dehrin hadiseleri içinde yuvarlanıp gidiyorlar. Kimse zamanın verdiği hükme karşı duramıyor. Herkes kendi akıbetini bekliyor.
Anlattığım bu tablonun farkında olan İslamcılar, kendileri için bir çıkış kapısı arıyorlar. Ak Parti’nin son bir kaç yılda dünyada kaybettiği itibarını kurtarmanın derdine düştüler. Biraz dikkatli bakıldığında bu yönde şiddetli bir çırpınmanın yaşandığını görmemek mümkün değil. Ak Parti’deki samimi İslamcılar, Sayın Erdoğan’ın dünyada itibar kaybetmiş, İslam’ın pir u pak yüzünü kirletmiş ekibinden kurtulmanın planlarını ve hesaplarını yapıyorlar. Bu işi en az zayiatla nasıl yaparızın, derdindeler. Bu işin hiç de kolay olmadığını herkes gibi onlar da biliyorlar. Sayın Erdoğan’ın meydandan çekilmeye hiç de niyetinin olmadığını alem görüyor.
İslam’ın makûs talihini değiştirmek iddiası ile yola çıkan Sayın Gül, Arınç, Atalay, Dâvutoğlu ve ekibi, kendilerini hiç de ummadıkları bir tablonun tam ortasında buldular.Devasa bir yolsuzluk çarkı kurulmuş ve bu kadro da adeta,devleti iyi idare etmek sureti ile bu yolsuzluğa ve ahlaksızlığa perdedarlık yapmıştı.Bazı Bakanlar artan serveti göz kamaştırıyordu. Saatler, villalar, yatlar ve katlar peş peşe sıralanmıştı. Bu da yetmezmiş gibi İslam’ın en kutsal değerleri ile alay ediliyordu.Biri Allah’ın ayetlerini makaraya sarıyor, diğeri de Peygamberimize (AS) milyonların gözü önünde en ağır iftiraları yapıyordu.
Bu tablonun kalbinde iman taşıyan herkesi rahatsız edeceği muhakkaktı. Her mü’min gibi İslamcıları da rahatsız ediyordu.Aday adaylara bakıldığında Ak Parti’nin yüzünü ak edecek ve Türkiye’nin imajını düzeltecek isimleri görmek mümkün. Bu isimler eğer aday olabilirlerse dinimiz ve ülkemiz için ümitvar olabiliriz. Yok bu muteber adaylar değil de, ihale hesabı yapan, koltuk rüyası gören, Türkiye’yi farklı maceralara sürükleme planları yapan partal isimler aday olurlarsa elbet sandık milletin önüne gelecektir.
Bakalım İslamcılar, Sayın Erdoğan’ı aşabilecekler mi?
Sahi 7 Nisan da yakın değil mi?