Cemaatin Yapısal Sorunları

İlahiyatçı değilim. Sayın Fethullah Gülen’in düşüncelerini eleştirmeyi İlahiyatçılara bıraktığımdan, o konuya girmiyorum.

Ama Sosyal Bilimlerle meşgul olan biri olarak Cemaatin de eleştirilecek tarafları olduğunu düşünüyorum.

Sayın Erdoğan, Cemaat ile olan mücadelesini kazandığını söyledi. Cemaat de sükut ederek bir bakıma bunu tasdik etti.

Madem durum böyledir, Cemaatin özeleştiri yapması ve kendini revize etmesi gerekir.  Benim eleştirilerimin buna katkı sağlayacağını umuyorum.

***

Darb-ı mesel olarak söylenir: İnsanlar zulmederler, fakat kader adalet eder. Cemaat zulme uğradığını iddia ediyorsa, kaderin adalet etmesine sebep olan bazı kusurları var demektir.

Cemaat Bediüzzaman’ın düşüncelerini kendine rehber edindiğini söylediğinden, ben de Cemaatin Risale-i Nur’un ruhuna uymayan taraflarını, yani kusurlarını, eleştirerek Cemaatin Yapısal Sorunlarını anlatmak istiyorum.

***

Risale-i Nur Hizmeti’nin en önemli düsturları İhlas Risalesi’nde yazılmıştır. Yani Risale-i Nur Hizmeti İhlas üzerine bina edilmiştir. Bu İhlas Binasının en önemli sütunu niyettir. Bu niyet ise; amelinizde Rıza-yı İlâhî’nin olmasıdır.

Cemaat de bunu kendine esas kabul ettiği halde, bu büyük hedeften zaman içinde uzaklaşmalar başlamıştır.

Hızlı büyüme ve bunun doğurduğu kurumsallaşma neticesinde bir çok statü ve makam ortaya çıkmıştır.

İnsanlar ya statülerini muhafaza etmek ya da yeni statü ve makamlar elde etmek amacı ile başarıya endeksli çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Halbuki bu İhlas düsturuna göre neticeyi vermek Allah’a aittir. Allah için çalışılır, başarı veya netice almak için çalışılmaz. Kemiyet değil, keyfiyet önemlidir.

Daha da vahim olanı başarısız oldukları halde, kendilerini kağıt üzerinde başarılı gösteren bazı makam ve statü düşkünü insanların zuhur etmesi ve önemli yerleri işgal etmesidir.

***

İhlasın ikinci düsturu ayrı incelik ve nezaketi ifade eder. Bu hizmette bulunan insanları hal, eylem ve sözlerle rencide etmemek ve onların gıpta damarını tahrik etmemektir.

Sözle olmasa bile eylemlerde cemaatin bir enaniyet yani kibir bataklığına düştüğü söylenebilir.

İnsanlar nazarında küçük, belki Allah katında büyük işler yapan samimi insanların çalışmalarını görmezlikten gelip, onlara gereken değeri vermeyerek, onların gıpta damarını tahrik etmiştir. Bu dahi ihlasa aykırıdır.

Bediüzzaman, ‘Mesleğim haktır veya daha güzeldir’, demeye hakkın var. Fakat ‘Yalnız hak benim mesleğimdir’, demeye hakkın yoktur”demiştir. Cemaat sadece hak kendileri imiş gibi hareket etmiş ve diğer hareket ve cemaatlere gereken saygıyı esirmiştir.

***

İhlas’ın üçüncü düsturu: Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve hakta bilmelisinizİşte rakamların aldatıcılığına kanan Cemaat mensupları, en nihayetinde rakamların tokadını yemiştir. Bugün Cemaat aleyhine atıp-tutan siyasetçi, yazar-çizer takımının çoğunun Cemaatin tezgahından geçtiğine herkes şehadet eder.

Bunun anlamı şudur: Cemaat adına resmi – gayr-ı resmi faaliyet gösteren devasa kurumlarda hizmet edenler, insanlarla gerçek ilişkiler kuramamışlar demektir. Muhataplarına gösteriş yapmışlar. Kendilerinin malı olmayan kurumları, kendi malı gibi kullanmışlar. O kurumlarla maddi ve/veya manevi payeler elde etmişler. Ama çok kimsenin gönlüne girememişler. Bilakis onları da riyaya sürüklemişler.

***

Bediüzzaman, “bir gemide bir tek mâsum, dokuz câni olsa, yine o gemi, hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz” der.

Ak Parti’de yanlış işlere bulaşmış insanların oranı, onda dokuz değil, belki onda birdir. Ak Parti’nin hatalarını herkesin eleştirmeye hakkı vardır. Ve bu hak, hem demokratik hem de İslami’dir. Ama eleştireyim derken Ak Parti gemisini batırmaya çalışmak adalet değildir. Belki yanlış yapan insanların Ak Parti’den tasfiye edilmesine yardımcı olmak adalettir.

Bediüzzaman, maruz kaldığı onca zulme rağmen, CHP’nin tamamını değil, yüzde beşini eleştirmiştir. Diğerlerine sahip çıkmıştır.

***

Maide Suresinde Yüce Allah buyuruyor:

“Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın! Siz doğru yolda olduktan sonra, dalalete düşenler size zarar veremez. Hepiniz dönüp dolaşıp Allah’ın huzurunda toplanacaksınız. O da yaptıklarınızı size bir bir bildirecek, karşılığını verecektir.”

Ben de Cemaatin kendisine bakması ve düzeltmesi için bir pencere açtım…

 

 

 



About Me

Ali Agcakulu is an academic, author, and columnist. After he graduated from the Graduate School of Social Sciences at the Yildiz Technical University in 2016, he worked as a Postdoctoral research fellow at The Catholic University of America. He published two books; “The Brief History of Kurdish Nationalism” and “Said Nursi’s Political Theory or The Reform of Islamic Political Thought”. As a journalist, he was a columnist with Rota Haber and Ocak Medya news websites between 2015-2019. He also has many academic and semi-academic articles published in various magazines and newspapers. He is currently a columnist with the Ahval News website. His expertise is on the history and philosophy of Turkey’s relationships between religion and politics.

Haber bülteni

%d blogcu bunu beğendi: