Komplo teorilerine bayılırım.
Bir bilim adamının komplo teorilerine rağbet etmesi hoş karşılanmaz akademide, bilirim. Ama yine de siyasal meselelerde düşüncelerimi komplo teorilerinden tamamen kurtardığımı iddia edemem. Çalışmalarımda komplo teorilerinin izine rastlamak her zaman mümkündür.
Az sonra yazacaklarımda komplo teorilerinin etkisini görürseniz şaşırmayın diye söylüyorum bunları.
İç siyasete baktığımızda, 7 Haziran 2015’ten itibaren baş döndürücü gelişmeler yaşandı:
Barış Masası devrildi ve Türkiye yeniden terör sarmalına girdi. Devrilen masa, bundan sonra yaşanacak gelişmelerin habercisi veya ilk adımı kabul edilebilir. Bu tarihten sonra AKP ve MHP’de yaşanan gelişmeler, bundan sonra yaşanacakların siyasi zeminini hazırlamak olarak değerlendirilebilir.
15 Temmuz 2016 şaibeli bir Darbe oldu ve OHAL ilan edildi. Artık eski hal muhal gözüküyor. Bu yeni hal, yeni bir rejim demekti. Buna şimdilik “15 Temmuz Rejimi” diyebiliriz. Hain Darbe, yeni rejimin muhaliflerini bertaraf etmek için, kamu vicdanını ikna aracı olarak kullanılıyor.
OHAL ile oluşan fiili durum ve/veya yeni rejim Nisan 2017 Referandumu ile, şaibeli bir şekilde, yasal meşruiyet zeminine oturtuldu. Bu tarihten itibaren Türkiye’deki Anayasal kurumlar teker teker dizayn edilmeye başlandı. Başta adalet dağıtan kurumlar olmak üzere yeni bir yapılanmaya girişildi ve çalışmalar devam ediyor.
Ağustos 2017’de Yaş Kararları ile TSK yeniden şekillendi. TSK’nın kazandığı yeni mahiyete göre, kamu ve siyaset kurumlarının da yeniden dizayn edileceğini düşünebiliriz. Medyada çıkan haber ve yorumlara baktığımızda, 2017 Yaş Kararlarından en çok memnun olanlar ise Ulusalcılar. Askeriyeyi yakından takip eden bir analistin yorumuna göre TSK, Perinçek Grubuna teslim edilmiş durumda.
Şaşılacak bir durum değil. Yaş’tan kısa bir süre önce Sayın Metin Gürcan, TSK’nın %15’inin Gülenci, %85’inin de Ultra Laik olduğunu söylemişti. AKP, muhafazakâr subayların tamamını tasfiye ettiğine göre, geriye kalan Ultra Laiklerle çalışmak zorunda kalacak demektir.
Bana göre Ergenekon bir terör örgütü değildir. Tarihsel olarak Jön Türklere dayanan ve asker/sivil bürokrasi-medya-siyaset içinde örgütlenen bir oluşumdur. Milliyetçi, devleti kutsayan, jakoben, darbeci ve homojen bir organizasyondur. Darbeci olmaları jakoben olmalarından kaynaklanmaktadır. Yönetimi bir şekilde ele geçirip, toplumu yukarıdan aşağıya dizayn ederek, devleti güçlü kılmayı hedeflemişlerdir. Bu konuda başarılı oldukları zaman dilimleri de vardır.
Fikir itibari ile homojen ama müntesipleri itibari heterojen olan bu yapının müntesiplerinden suça bulaşanların sayısı da az değildir. Ak Parti’nin ikinci döneminde, hani Erdoğan’ın da savcısı olduğunu ilan ettiği davalarda, Ergenekon ile mücadele edildi. Yapılan mücadelede suçlular ile masumların ayırımı tam yapılmadığından birçok haksızlık yapıldığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. O dönemde Ergenekon’un siyasi ayağını oluşturan partiler, bazı Ergenekon tutuklularını milletvekili yaparak hapisten kurtarmışlardı.
Erdoğan’ın savcılıktan vazgeçmesi ile bütün Ergenekon sanıkları serbest bırakıldı. Bazıları da görevlerine iade edildi. Ve son Yaş Kararları ile TSK tamamen Ergenekon’a teslim edildi. Zaten Perinçek de Ergenekon’dan hapis yatıp, çıkarılanlardan biri değil miydi?
Kanaatime göre sıra, TSK’nın yeni pozisyonuna göre siyaseti dizayn etmeye geldi. İlk sırada da AKP var. Ben, Genel Başkan’ın metal yorgunluğundan bahisle partiyi yenileme çabasına girmesini böyle görüyorum. Neden mi?
15 Temmuz ile yeni bir rejimin hayata geçirildiğini ifade ettik. Bu rejiminin temel özelliği “İslamist-Nasyonal-Sosyalist” olmasıdır. Birbiri ile bir araya gelmesi imkânsız gibi gözüken üç siyasi düşünceden oluşmuş bir ideoloji. Bu bir Ergenekon ideolojidir. (Bu rejim ile ilgili detaylı bilgiyi başka bir yazıya havale ediyorum.) “İslamist-Nasyonal-Sosyalist” düşünceye sahip kişilerin yönetime geldiği, yeni AKP ile yola devam etmek, yeni rejimin getirdiği bir zorunluluk.
Belli ki eskiler tasfiye edilecek, yeniler yeni ideoloji ile beraber, eskilerin koltuklarına oturacak. İşte bunlar hep mental yorgunluğundan kaynaklanıyor.
Belki bu yeniler, kripto Ergenekoncu’dur.
Kim bilebilir ki?
Yazacaklarımın ‘komplo teorileri’ etkisinde bir yaklaşımı yansıtacağını başta hatırlatmıştım.